Kuşak Değişimine Büyük Katkı

Türkiye’de 900 bine yakın şirket (anonim ve limited) olmak üzere 3 milyonun üzerinde girişim var. Bu şirketlerin %85’i 1996, %65’i de 2000 sonrasında kurulmuş durumda… Yılda 50 bin civarında şirket, bir o kadar da şahıs girişimi kuruluyor. B��yle baktığınızda Türkiye’de büyük bölümünün olgunlaşma ve aile şirketlerinde kuşak değişimi süreci de içinde bulunduğumuz dönemden sonra hızlanacak.

Şirketlerin önemli bölümü birinci kuşakta, bir bölümü de ikinci kuşakta. üç ve dördüncü kuşakta olan şirketlerin oranı oldukça düşük… Ancak, aile işletmelerinde, kuruldukları yıllar itibariyle geçiş dönemine yaklaşılıyor. Benim tahminim önümüzdeki beş yılda en az 100 bin şirkette kuşak değişimi yaşanacak. Bazılarında birinci kuşaktan ikinciye, bazılarında ikiden üçe geçiş olacak. Bu önemli değişim aile şirketleri için çok önemli mesajlar içeriyor.

“Aile Şirketleri İçin Büyüme Stratejileri” adlı kitabımda da altını özenle çizmiştim. Dünyada olduğu gibi Türkiye’de de şirketler belli bir yaşa gelince birkaç önemli gelişme yaşanıyor:

  • Türkiye’nin de dahil olduğu doğu kültüründe şirketler, ailelerin geniş katılımıyla hayat buluyorlar. İstanbul bir yana Anadolu’daki büyük şirketlerde büyük dedeler ya da amcalar tarafından kurulan şirketler, daha sonra oğul, torun, gelin, damat ve kuzenlerin katılımıyla hızla büyüyor. Şirketlerin gelir ve değerleri de aynı hızla büyümeyince, “kişi başına düşen gelir/ciro” azalıyor. Bu yönetilecek şirket, kurum ve pozisyon sayısını da etkiliyor. Eskiden üç kardeş tarafından yürütülen şirket, ilerleyen yıllarda her aile bireyine iş ve pozisyon yaratamayınca yönetilemez hale geliyor. Bunu önceden öngörmeyen ailelerde bölünmeler artıyor. 
  • ABD’de 1920’lerde faaliyette olan 200 aile şirketinin akıbetiyle ilgili yapılan araştırmadan şu sonuçlar çıkmıştı: Bunların yüzde 80’i aradan geçen zamanda yok oldu, sadece 40’ı günümüze geldi. Ancak, hayatta kalanlardan sadece %60’ı ailelerin elinde kaldı, diğerleri başka şirketlere geçti. Klasik deyimdir. Birinci kuşak kurar, ikinci kuşak büyütür ve üçüncü kuşak batırır. Bunun aksini ispatlayanlar olsa bile kuşaklara geçişte şirket başarısızlıklarının arttığı da bir gerçektir. Kitabımda yer verdiğim bir araştırmanın sonuçlarına göre Türkiye’de batan şirketlerde sorunun kökeninde %40 oranında “kardeşler arası” çatışma var. Bunun nedeni de geçişin iyi yönetilememesi, liderin iyi seçilememesi… Dolayısıyla, Türkiye’deki şirketlerin gündeminde kuşak geçişi çok önemli bir yer tutuyor. 
  • Dünyanın ve Türkiye’nin iyi yönetilen, sorun yaşamayan aile şirketlerini baktığınızda, birkaç önemli özellik görürsünüz… Bunların başında şirketin “çekirdek” bir iş/sektöre odaklanmış olduğudur. Aynı şekilde ailenin işin içinde olduğu ama profesyonelleri de iyi yerleştirdiği şirketler, daha başarılı görünüyorlar. Bunun yanı sıra Aile Anayasası, Aile Meclisi gibi kurumları oluşturan, onları iyi işleten şirketlerde başarı düzeyi yükseliyor. 
Türkiye’de, dünyada olduğu gibi aile şirketleri konusu giderek önem kazanacak. Biz Capital ve Ekonomist’te buna çok önem veriyor, araştırmalar ile destekliyoruz. Ekonomist Dergisi ile birlikte Family Business adlı bir ek yayınlamış, bunun için Amerikan Family Business Dergisi’yle işbirliği de yapmıştık.

Ayrıca, kişisel olarak NextGenClub adlı bir oluşuma liderlik ediyor, Türkiye’nin önde gelen aileleri ile Anadolu’nun büyük gruplarının genç bireylerini geleceğe hazırlamaya katkı yapıyor, onları bir platform altında topluyorum. www.nextgenclub.net adlı sitede buluşan gençler, hem networking olanağını yakalarken hem de kişisel gelişim yolunda önemli adımlar atıyorlar.

ING, ING Nesilden Nesile Yönetim Akademisi Programı ile genç kuşağın geleceğe hazırlanmasına katkı yapan öncü kurumlardan biri oldu. Capital Dergisi’nde NextGeneration’ı kapsadığımız Şirket Doktoru adlı sayfalara sponsor oldular, bu konuda yaptığımız çeşitli etkinliklere destek oldular, olmaya da devam edecekler. Türkiye, bu konuda henüz yolun başında… Çünkü, 900 bine yakın şirket ile 1 milyona yakın girişimin % 99.9’u aile işletmelerinden oluşuyor ve yapacak daha çok şey var. Hepimiz bu büyük sürece hazır olmalıyız.

Rauf ATEŞ

Capital ve Ekonomist
Yayın Direktörü